Sinıetrik veya asimetrik hidrazin türevIerinin çeşitli rodentlerde kolon, akciğerler ve karaciğer dahil, birçok organda kanserojen
olduklarınm ortaya konmasmdan sonra; buna karsinojen nitrofuran veya
amino analoglannm eklenmesiyle ne gibi bir değişme olacağı araştmImıştır. Değişik bir tümör türü olarak, sıçanda meme kanserlerinin
meydana getirilmesi; bu tümör/erin oluşumunda başka faktörlerin etkili
olabileceğini düşündürmüş ve hormonlarla ilişkileri üzerinde durulmuştur. Bu amaçla koruyucu, ya da sağıtıcı etkisi umulan yumurtairkIarın
çıkarılması operasyonuna başvurulmuştur. Ayrıca, yumurtairkIan alman
bir kısım sıçana östrojenin dıştan verilmesi SOI1U, ortadan kaldınlaız bu
etkinin sonradan sağlanıp sağlanamıyacağı da araştınlmıştır.
Karsinojen olarak kullal1llan, 2-hidrazino-4-( 4-aminofenil) -tiyazol (APT) maddesi, sıçanlarm yemlerine ağırlık itibariyle % 0.01
oranında katılarak verildikte deney hayvanlarınm % 68 inde (34/ 50)
meme tümörü meydana getirmiştir. Onuncu haftadan itibaren büyümeye
başlayan tümör/erin % 48'i (14/29) süt bezi veya kanalrnı döşeyen epitelden köken almış adenokarsinonı, arta kalan 15 tanesi (% 52) ise fibroadenom yapısı göstermiştir. Diğer bir grupta, 50 sıçanm 29 tanesinde
oluşturulan meme tümörleri gelişmeye bırakılmıştır. Bunlar arasıııda 18
olayda, çaplarının 2 cm yi geçmesinden sonra ooforektomi operasyonu
yapılmıştır. Bu sıçanlarda hormonal kontrolün ortadan kaldmlmasll1a rağmen
sağlfıcı bir etki sağlanamadığı bu sıçanlarda tümör küçülmesi veya dökülüp regresyona uğraması gibi bir değişim görülmemekle anlaşTlnuştır.
Bir başka grupta ise (Gr.3), 44 sıçanm 24 ünde oluşan meme tümörleri
7 ~ıçanda gelişip çaplan 2 cm'yi geçmiştir. Bunlarda uygulanan endokrin ablasyonu, poliöstradiolfosfat (PEP-estron)ul1 2 mg / kg oranmda
verilmesiyle giderilmeye ve hormonal etkinin geri getirilmesine çabşılmış ancak tümörlerde bir regresyon şekillenmel1liştir. Bu sonuçlar ooforektominin sağıtıCl bir etki yapamadığmı açıkca göstermiştir. Diğer
taraftan, profilaktik amaçla yapılan ooforektominin tümörlerin meydana
getiriliş süresinde, büyüme ve malignitelerinde, bir sıçanda gelişen tümör sayılarında azalmalar meydana gelmiştir. Diğer bir grup sıçaıılarda
PEP enjeksiyonları (östrojen) neticesi kanserojenin etkisinin tekrar
yerine geldiği ve tümör/erin sayı ve malignitelerinde artışlar olduğu ortaya çıkn1lştır. Bu sonuç, koruyucu ooforektomi ile risk altmdaki kimselerde, meme kanserilıin önlenebileceğini işaret etmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Veteriner Cerrahi |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ocak 1988 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 1988 |